loader
Türkiye İle Abd Ve Batı Dünyası Arasında Yaşanacak Bir Savaş...

Türkiye İle Abd Ve Batı Dünyası Arasında Yaşanacak Bir Savaş...

Rusya özelinde önem kazanan bu durumun, sorunun çözülememesi ihtimaline binaen bir süre sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin de baskı altına alınmasına ve tam..

Türkiye İle Abd Ve Batı Dünyası Arasında Yaşanacak Bir Savaşın Düşündürdükleri…
Av. Sedat Çetinkaya
 
Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş bahane edilerek, ABD ve İngiltere’nin başını çektiği batı dünyası tarafından ; Rusya’ya ve işin biraz ötesinde, Rusya ile faaliyetlerini devam ettirecek ülkelere yönelik olarak ekonomik - askeri ve siyasi bir DIŞLAMA//ÇEVRELEME HAREKETİ başlatılmış bulunulmaktadır. Bu dışlama ve çevreleme hareketinin, içeriği Rus olan her şeye karşı adeta bir cadı avına dönüştürülecek şekilde PSİKOLOJİK HARP malzemesi haline getirildiğini söyleyebilmek de mümkündür.
 
Rusya özelinde önem kazanan bu durumun, sorunun çözülememesi ihtimaline binaen bir süre sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin de baskı altına alınmasına ve tam anlamıyla TARAF SEÇMEYE zorlanmasına neden olacağı da açıktır. Bu sonuç ise ülkemiz açısından, öncelikli bir ön alma faaliyetiyle karşılanması gereken bir duruma ve yakın bir tehlikeye tekabül etmektedir. 
 
Batı dünyasının egemen güçlerinin, küresel planlarına engel olarak Türkiye ve Rusya’yı görüyor olması ; şuan Rusya’nın karşı karşıya olduğu duruma, Rusya’nın içine düşürüldüğü durumdan cesaret alınarak, bir süre sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin de sokulmaya çalışılacağı önermesini görünür ve etkin kılmaktadır.
 
RUSYA ; bu dünyada çok fazla dostu olmayan, otoriter bir yönetim anlayışı ile yönetilen ; geniş sınırları, tarımsal üretimi, gaz ve petrol rezervleri, nükleer silah kapasitesi, ordu büyüklüğü, silah sanayi ve maden kaynakları ile ayakta kalabilen bir ülkedir.
 
TÜRKİYE İSE kendisini kolay kolay dışlamayacak kardeş devletlere, dostlara ve bağlantılara sahip olan, dünyanın her tarafıyla ticari ve siyasi ilişkileri, çok yönlü üretim ve ihracat kapasitesi bulunan, güçlü ve modern bir orduya sahip olan, silah üretiminde dünyanın önemli üreticilerinden biri olma hususunda hızla ilerleyen, enerji hatlarının ve ticaret yolların üzerinde ve dünyanın merkezinde bir konuma sahip olan, geniş bir hinterlanda ve çok yönlü yeterliliğe sahip bir ülke konumunda bulunmaktadır.
 
Türkiye’nin, çevresindeki batılı bir ülkeyle (Örn : Yunanistan) savaş pozisyonuna sokulması ya da batı dünyası tarafından doğrudan doğruya bir karşıtlıkla muhatap alınması (Suriye- Irak- Libya- Doğu Akdeniz- Kıbrıs) durumunda, hepsi önemli vazifeler görseler de düşmanın sayıca çok fazla olacak olan donanma gücü karşısında deniz platformlarımızın bir süre sonra savaş dışı kalacağını söyleyebilmek mümkündür. 
 
İşte bu noktada bizim için en lüzumlu olan deniz platformunun, kolay kolay yok edilemeyecek olan DENİZALTILAR ve özel insansız araç şeklinde tasarlanacak DENİZ MAYINLARI olduğu ortaya çıkmaktadır. 
 
Bu bağlamda MİNİ DENİZALTILARA  özellikle önem verecek şekilde denizaltı filomuzu, yapay zekayla ve sürü algoritmasıyla hareket edecek deniz mayınlarını, günümüzde var olan perspektiftin çok ötesine taşımak suretiyle geliştirmemiz ve güçlendirmemiz gerektiğini önemle belirtmek isterim.   
 
Diğer taraftan, su üstü gemilerimizin önemli bir bölümünün savaş dışı kalacağı bir ortamda, kıyılarımızı savunmak için KIYI KONUŞLU, gizlenmiş ve korunaklı hale getirilmiş GEMİSAVAR ( güdümlü mermi) bataryalarına, küçük ölçekli de olsa torpido ve gemisavar füzesi kullanacak insansız deniz (SİDA) ve hava araçlarına (Helikopter- SİHA) büyük ihtiyaç duyulacağını da ifade etmek isterim. Bu yapılar, hiçbir savaş gemimizin denizde olmadığı bir durumda dahi bizim için, düşman donanmasını yok edebilecek bir güç oluşturacaktır.
 
Bize savaş kazandıracak çok önemli bir unsur ise tamamı yüksek mobilizasyon kabiliyetini haiz HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİNE sahip olmamızdır. Savaşın başlamasını müteakip bir süre sonra uçakların yetersiz kalacağı günümüz savaş ortamlarında, etkili bir hava savunmasına sahip olmanın, savaşı kazanabilmek ya da kaybetmemek için en önemli unsur olduğunu söyleyebilmek mümkündür. 
 
Bu bağlamda hava savunma sistemlerimizin sayısını, ülkemize yapılacak tüm saldırıları püskürtmeye yetecek düzeye ulaştırılmasının aciliyet arzettiği göz önünde tutularak üretim planlaması yapılması şarttır. Bilinmelidir ki bu ülkede aktif ve kullanıma hazır durumda bulunan S 400 sistemlerini ağzına dolayarak ve devleti açıklama yapmaya zorlamak suretiyle siyaset yapanların alayı, ülkemizi savunmasız bırakmak isteyen yabancı güç merkezleriyle işbirliği içinde hareket eden su katılmamış hainlerdir.
 
Diğer taraftan düşmanın derinliğine nokta saldırıları yapabilmek ve onun saldırı mekanizmasını bozabilmek için yüksek hızlı ve uzun menzilli SEYİR FÜZELERİNE (tercihen ramjet ve scramjet motorlu ) sahip olmamız gerektiği gerçekliğinden hareketle envanterde yeterli düzeyde seyir füzesi oluşturulmalı ve bu füzelerin insansız savaş araçlarından atılabilmesi için gerekli çalışmalar da hızla tamamlanmalıdır.
 
Tüm füzelerimiz ve topçu destek sistemlerimiz, LAZER GÜDÜMLÜ hale getirilmeli, lazer işaretlemesi yapacak kişi ve platformlarla, işaretlenen hedeflere atış yapacak sistemler arasındaki koordinasyon, çok zor şartlarda görev ifa edecek şekilde oluşturulmalı ve savaş yönetim sistemleriyle otomatik hale getirilmelidir. 
 
İnsansız savaş uçağı konusunda çok hızlı mesafe alınarak, ordumuz sürü algoritmasıyla hareket eden, üzerine yüklenen yazılımlarla kendi kendine dahi HAVA- HAVA SAVAŞI YAPABİLEN insansız savaş uçağı filolarıyla tanzim edilmelidir.
 
Her türlü platformdan atılabilen ve DOLANAN MÜHİMMAT olarak da adlandırılan KAMİKAZE DRONE’ların üretilmesi, sayısının ve menzillerinin arttırılması, yapay zeka  ve yazılımla sürü olarak hareket etmelerinin de sağlanması suretiyle sahada asimetrik bir güç unsuruna sahip olunması temin edilmelidir. Bu savaş araçlarının, HAVA HAKİMİYETİNİN SAĞLANAMADIĞI DURUMLARDA, düşmana hava saldırısı yapmak için büyük öneme sahip olduğu ve yeterli sayıda bulunması durumunda SAVAŞIN GİDİŞATINI DEĞİŞTİRECEK KADAR ÖNEMLİ OLDUKLARI unutulmamalıdır.
 
Yine düşmana ait zırhlı birliklere ve helikopter- uçak- drone gibi hava araçlarına karşı tek er tarafından kullanılacak ( TANKSAVAR- HAVA SAVUNMA FÜZESİ VB. ) silahların sayısı arttırılmalı ve askeri birliklerde bu hususta ciddi eğitimler verilmelidir.
 
Ülkemizdeki tüm savaş birimleri ve platformlarının açık hedef biçiminde konuşlandırılmasına son verilmeli, yer altı sığınakları oluşturulmalı, platformlarının gizli sığınaklarda konuşlandırılması sağlanmalı, uçakların ve sair hava platformlarının çıkışı için gizli ve korunaklı havaalanları oluşturulmalıdır.
 
Ülkemizin savaş uçağı kapasitesi en kısa sürede ASGARİ 750 SAVAŞ UÇAĞINA ulaştırılarak, BÖLGESEL BİR HAVA ÜSTÜNLÜĞÜ elde edilmeli ve böylece muhtemel kayıplarda üstünlüğün korunması sağlanmalıdır.
 
Diğer taraftan elektronik harp meselesine dahil olan tüm konulara büyük önem verilmeli, bir savaş durumunda ülkemize yaklaşan tüm savaş platformları, çok güçlü elektronik harp unsurları ile karşılanmalıdır.
 
Yine bir savaşta en önemli caydırıcılığın, SAVAŞI DÜŞMANIN YAŞAM ALANINA ÇEKMEK olduğu stratejisinden hareketle ; kıtalararası balistik füze, nükleer başlık, stratejik bombardıman uçağı filosu gibi savaş unsurlarını içeren altyapıya da kısa sürede ulaşmalıyız.
 
Ayrıca ülkemizde hiç doymak bilmeyen açlar ve zorluklara karşı hiçbir direnç gücü bulunmayan batı aşığı işbirlikçiler bulunduğu için GIDA ARZININ SAĞLANMASI noktasında şimdiden ciddi stok çalışmaları yürütülmeli ; enerji güvenliğinin ve yeterliliğinin sağlanması noktasında öncelik arzeden bir program uygulanmalıdır.
 
Herhangi bir savaş durumunda, Trakya- Boğazlar ve İstanbul’un güvenliği büyük önem arzedeceğinden, bu bölgenin savunulması için özel bir savaş stratejisi geliştirilmelidir.
 
İhracatımızın ve ithalatımızın önemli bir bölümünü teşkil eden Avrupa Birliği ülkelerine ALTERNATİF İHRACAT VE İTHALAT SAHALARI bulmalı ve bu saha ülkeleriyle ilişkilerimizi geliştirmeye büyük önem vermeliyiz.
 
Yabancı ülkelerde ve finans merkezlerinde bloke edilebilecek hiçbir kaynağımızı bırakmamalı, swift sistemine alternatif sistem oluşumu, yerel paralarla uluslararası ticaret gibi yaklaşımlara aktif şekilde katılmalıyız.
 
Kısaca belirtmek gerekirse, küresel sisteme alternatif teşkil edecek her türlü mekanizmayı geliştirmeli, kendi siyasi ve askeri ittifaklarımızı oluşturmalı, kendimizi her alanda batı sistemlerine mecburiyetten kurtarmalı, küreselcilerin ülkemiz üzerinde ipotek oluşturmak için kullandığı tüm uluslararası yapılara karşı temkinli olmayı başarmalı ve batı dünyasını ticari – siyasi ve askeri olarak ülkemize karşı edilgen halde ve ihtiyaç içinde bırakacak durumlara varlık kazandırmalıyız. 
 
Zira böylece onların, bize karşı tavır almalarını ve ambargo uygulamalarını geciktirip engelleyebileceğimiz gibi onları savaşma hususunda ikilemde de bırakabiliriz. 
 
Ve netice itibariyle her şeyden önemlisi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti Yönetimi’nin, batının ülkemizdeki malum işbirlikçilerinin eline geçmesine mutlaka engel olmalıyız. Aksi takdirde Ukrayna Devlet Başkanı V. O. Zelenski gibi bir komedyeni bile mumla arar duruma düşeceğimizi de neticeten ifade etmek isterim... 
 
ZAFER ; GELECEĞİ GELECEKTE GÖRENLERİN DEĞİL, GELECEĞİ ŞİMDİDEN GÖRENLERİN OLACAKTIR... 
 


Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler