Anadolu 'da Yörüklerin Özellikleri
Hakan Kutluay
Günümüze kadar uzanmış yörükler, hayat tarzlarını ve yaşayışlarını şu özelliklerle tanımlamaktadırlar:
Aile kavramı ve bağlar onlar için oldukça önemlidir. Erkek hâkimiyetine dayalıdır. Hayat göçebe bir şekilde sürerken, aileler birbirlerine kenetlenip, ortak bir davranış içinde olmak ve beraber mücadele etmek zorundadırlar.
Yerleştikleri bölgelerde insanlarla iyi ilişkiler kurmaktadırlar.
Uyumludurlar. Çadırlarını ziyaret eden kişilere ikramda bulunmak, adetlerindendir. Yenilik ve yabancı insanlara karşı önyargıları azdır. Her türlü farklılığa karşı hoşgörü içindedirler.
Aralarında akrabalık bağı olanlar, aynı aşiretin kişileri ile evlenebilir.
Paylaşım yapmak ve görev bilincine çok önem verirler.
Kişisel bakımlarına önem verirler. Çadırlarını genelde su kaynaklarına yakın bölgelere kurmaktadırlar. Bir söylentiye göre, geçmiş zamanda bir Yörük banyo yapmak uğruna, sert bir kış gününde gölün buzunu kırmıştır. Hasta olmak uğruna banyo yapmıştır.
Yörükler Özgürlükçüdürler...
Göçebe yaşam tarzı, yörükleri özgürlüklerine düşkün bir hale getirmiştir. Yerleştikleri yerde bağımsızlıklarını tehlikeye sokacak bir durum oluşursa, orayı hemen terk ederler. Göçebelik yaşam özgürlüğü esas alsa da oldukça kuralları olan bir sistemdir. Disiplin, olmazsa olmaz.
Ölüm, doğum ya da herhangi bir olağandışı durum, yörüklerin göç vaktini engelleyemez. Göz vakti yola çıkılır. Topluluk içinde göç vakitleri bir çeşit kutlama gibi geçmektedir.
Yörükler, tüm ihtiyaçlarını doğadan karşıladıkları için, kendilerini doğaya karşı sorumlu hissederek, bilinçli davranmışlardır. Ağaçlara, ormanlara zarar vermeden yaşamışlardır.
Yörükler, Dertlerini, sevgilerini, acılarını maniler ve türküler aracılığı ile ifade etme kültürleri vardır.
Her ne kadar erkek hâkimiyeti baskın olsa da ailenin yaşlı kadını kutsal sayılırdı. Çadırların yönetimi yaşlı kadınlara aittir. Yörüklerde muhafazakârlık olduğu söylenemez. Genç kızlar ve erkekler koyun, keçi otlatmaya gidebilir.
Yörükler, şiir ve ağıtlarında genelde Osmanlı’nın iskân politikası sebebiyle yerlerinden edilmelerini konu edinmiştir. Ve o ünlü dizeler çıkmıştır: ‘Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir’