loader
Türkiye–Yunanistan Savaşına Giden Yolda Siyasi Ve Askeri Zemin

Türkiye–Yunanistan Savaşına Giden Yolda Siyasi Ve Askeri Zemin

Yunanistan, yanına büyük bir devleti ya da bir ittifakı almadan girişeceği bir mücadele sonucunda, Türkiye’ye karşı hiçbir kazanım elde edemeyeceğini ve hatta mev..

Türkiye – Yunanistan Savaşına Giden Yolun, Adım Adım Şekillenen Siyasi Ve Askeri Zemini…
Av. Sedat Çetinkaya
 
Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’nin, İngiltere- Fransa ve Rusya karşısında aldığı yenilgiler neticesinde, 1821 yılında Bavyera’lı bir Alman’ın idaresinde kurulan Yunan Krallığı’nın, BÜYÜK DEVLETLERİN POLİTİKALARI ARKASINA GİZLENEREK HAREKET EDEN  ve bu bağlamda siyasi kazanımlar elde etmeyi hedefleyen “SİNSİ BİR OLUŞUM” ve “ELVERİŞLİ BİR MAŞA” sıfatlarıyla tanımlanabilmesinin mümkün olduğunu belirtmek isterim.
 
Yunanistan, yanına büyük bir devleti ya da bir ittifakı almadan girişeceği bir mücadele sonucunda, Türkiye’ye karşı hiçbir kazanım elde edemeyeceğini ve hatta mevcudiyetinin tehlikeye gireceğini çok iyi bilmektedir. Ancak Yunanistan’da bu bilinci gölgeleyen ; faşist, şoven ve hayalci bir yaklaşımın önemli bir etkinliğe sahip olduğu da bilinen başka bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.
 
Avrupa’nın temel ekonomik ve siyasi gücünü temsil eden ancak halen II.Dünya savaşı ile gerçekleşen ABD işgalinin etkisi altında bulunan, Devlet-i Aliyye’nin müttefiki, günümüz Türkiye’sinin de en önemli ticari partneri ve önemli bir Türk nüfusunu bünyesinde barındıran ALMANYA’nın , normal şartlar altında Yunanistan lehine bir yaklaşım sergilemeyeceğini söyleyebilmek mümkündür. 
 
Ancak aynı Almanya’nın, Türkiye- Yunanistan ilişkilerinden kaynaklanan gerilimi ve çekişmeyi, Türkiye’nin kendisine karşı gerek kendi başına ve gerekse Rusya ve İngiltere ile ortaya koyabileceği tehditlere karşı İHTİYATLI BİR KOZ olarak kullanmak isteyeceği hususunu da gözden kaçırmamak gerekmektedir. 
 
Hatta Almanya’nın bu siyasi stratejiyi, ABD’nin yönlendirici etkisi ve bünyesindeki Türk düşmanı siyasi yapıların baskısı altında, farklı boyutlarda ve düşmanca yaklaşımlar altında hissettirebilmesi de olasıdır. 
 
Küreselcilerin güdümünde bulunan ve Almanya ile çekişme içinde bulunan FRANSA ise Akdeniz – Ortadoğu ve Afrika üzerinde, etkinliğini geliştirmek ve böylece Almanya’ya karşı stratejik üstünlük sağlayacak bir rol kapmak için uğraşırken ; Türkiye, İngiltere ve Rusya’ya karşı taktik üstünlük elde etmek için Yunanistan üzerinden bazı planlar kurduğunu da açıkça göstermektedir.
 
Ancak bunları ifade ederken asıl plan kuranın, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ ve bu devleti yöneten küresel güç yapılanmalarını olduğunu da ifade etmek gerekmektedir. Zira hem Almanya’nın duruşunu hem de Fransa’nın faaliyetlerini şekillendirenler ve Avrupa’yı güdük bırakanlar bu güç merkezlerinden başkası değildir. Küreselcilerin güdümündeki ABD, önümüzdeki yüzyılı ÇİN VE ABD KARŞITLIĞI ÜZERİNDEN ŞEKİLLENDİRMEK İÇİN İNGİLTERE İLE YOLA ÇIKARKEN, Fransa ve Almanya’yı kendi çizdiği sınırlar dahilinde kalmaya zorlamakta ve Rusya ile ilişkilerini, NATO ittifakı üzerinden ve kasıtlı olarak gererek de Avrupa’yı kendi hegemonyasına açık halde bırakmaktadır. 
 
İşte bu güç merkezlerinin güdümündeki Amerika Birleşik Devletleri, çeşitli ara açıklamalarla, güven verici nitelik taşıyan yanıltıcı söylemlerle ve NATO faaliyetlerinin gölgelemesinde Türkiye’yi uyutmaya ve oyalamaya çalışırken, Rusya’yı bahane ederek giriştiği faaliyetler neticesinde de Girit adasından Türkiye- Yunanistan sınırındaki Dedeağaç’a kadar olan askeri hat dahilinde, Türkiye’ye yönelik bir cephe oluşturmanın da peşine düşmüş görünmektedir.
 
Bu strateji doğrultusunda boşlukları doldurduğumuzda ; Yunanistan’ın kışkırtmasıyla başlayacak bir savaşta, Türkiye’den Yunanistan’a doğru bir kara saldırısı yapılırsa, Türkiye -Yunanistan sınırından Selanik’e kadar olan bölgede, kademeli bir askeri konuşlanma yapılarak, Türk Ordusu’nun oluşan darboğazda bozguna uğratılması planlanmaktadır. 
 
ABD’nin bölgeye getirdiği tank birliklerinin ve Yunanistan’a hibe ettiği 9 adet AH-64D Apache ve 70 adet OH-58.D. Kiowa saldırı helikopteri, 350 tank, 60 paletli roketatar ve 120 M-109-A5 tank tipi obüsün askeri mahiyeti, Türkiye’nin gerçekleştireceği bir tank harekatını boşa çıkarmak ve FIRSATTAN İSTİFADE EDEREK Trakya’ya yönelik karşı harekat icra etmekten başka bir şey değildir. 
 
Ve herkes, bu kuvvet yapısının, ABD’nin bölgeye getireceği kuvvetin henüz ilk aşaması olduğunu da unutmamalıdır. Ayrıca bu noktada ABD’nin benzer bir uygulamayı Bulgaristan üzerinden gerçekleştirmemesi için gerekli önlemleri almayı da ihmal etmemeliyiz.
 
Diğer taraftan Yunanistan’ın Almanya’dan talep ettiği torpidoların önünün açılması, Reis sınıfı denizaltılarımızın inşası noktasında ülkemize yaşatılan gecikmeler, Yunanistan donanmasına yeni fırkateynler kazandırılması için Fransa’nın harekete geçmesi, Ege adalarının uluslararası anlaşmalara aykırı olarak ve Türk Deniz Kuvvetleri’nin varlığı açısından tehdit arzedecek silahlarla silahlandırılması, Yunan Hava Kuvvetleri’nin Türk Hava Kuvvetleri’nden daha güçlü bir envantere sahip olması noktasında bilinçli bir programla desteklenmesi, 
 
Türkiye’nin bir hava savunma sistemi olan S 400 bataryalarının alımı noktasında baskı altında tutulmaya çalışılması ve 5.Nesil bir savaş uçağı olan F 35 programından çıkarılması, Türk savaş gemilerinin inşası noktasında son anda ortaya çıkarılan çeşitli ambargo uygulamaları, Türkiye’nin ortaya koyduğu ve tamamen hukuki temeller üzerinde yükselen Mavi Vatan doktrininin hegomonik bir yapı arzettiği noktasında oluşturulmaya çalışılan uluslararası algı, Türkiye’nin savaş nedeni olarak ilan etmesine rağmen Yunanlıların ısrarla sürdürdüğü kara sularını 12 mile çıkarma kışkırtması ve  Kıbrıs üzerinden şekillenen sorunlar ; 
 
YUNANİSTAN İLE TÜRKİYE ARASINDA, TÜRKİYE’NİN TÜM ASKERİ GÜCÜNE RAĞMEN İLERLEME SAĞLAYAMAYACAĞI, KISA SÜREDE DENGEYE OTURAN, YIPRATICI VE HATTA YUNANİSTAN’IN HAVA KUVVETLERİYLE YAPACAĞI AKINLAR NETİCESİNDE ÜLKEMİZE CİDDİ ZARARLAR VERECEĞİ VE BİRLEŞİK BİR DÜŞMAN DONANMASIYLA DOĞU AKDENİZ’DE CİDDİ ÇATIŞMALARIN YAŞANACAĞI BİR SAVAŞIN PLANLANDIĞINI AÇIKÇA ORTAYA KOYMUŞ BULUNMAKTADIR. 
 
Burada HAYATİ ÖNEME SAHİP OLAN HUSUS, bu savaşın, Türkiye ile küresel güçler arasında Suriye zemininde yaşanacak mücadelede ikinci bir cephe açıp Türkiye’yi ikilemde ve zorda bırakmak için mi yoksa ilk cephenin Yunanistan’dan açılmasını müteakip Türkiye’yi , Suriye bağlamında şekillenecek gelişmelerden uzak tutmak için mi olacağıdır…
 
Kanaatimce, Suriye cephesinde eninde sonunda yaşayacağımız, İsrail’in ve İran’ın geleceğini ve batılıların Ortadoğu’daki varlığını etkileyecek olan bu savaş, mahiyeti itibariyle bir kara savaşı olacağından ve bir hazırlık dönemini öngördüğünden, Yunanistan cephesi Suriye cephesinden önce açılmayacak ancak açılması, bu savaştan sonra da olmayacaktır. Zira her ikisinin hemen hemen aynı zaman sürecinde yaşanması, askeri stratejinin bir gereği olarak şekillenmiş bulunmaktadır.
 
Batılı güçlerin ve küresel hegemonya peşinde gezen sürüngenlerin, Suriye cephesinde şanlı Türk Ordusu karşısında yaşayacağı ağır hezimet, küresel güçlere bel bağlayarak kendisini Türkiye’nin önüne atan Yunanistan için BÜYÜK SONUN BAŞLANGICI OLACAKTIR. 
 
Ortadoğu coğrafyasını siyonizmden ve küreselci paganların işgalinden kurtarmak, Mekke ve Medine’nin güvenliğini sağlamak için bir şimşek gibi ileri atılacak Türk ordusu, Allah’ın kılıcı ve Muhammed’in ordusu vasıflarının üstüne yüklediği haşmet ve azametle ilerlerken, zalime dehşet - mazluma neşe saçarken, Balkan’lara doğru atılan Birinci Ordusu’nun mekanize birlikleri ise bir taraftan Yunanistan’ı doğduğu topraklar olan Mora’ya sürecek, diğer koluyla da tüm Balkan coğrafyasını Allah Allah nidaları altında fethederek Roma’nın karşısına dikilmiş olacaktır. Böylece ARYA’LARLA TURANLILAR BİR KEZ DAHA KARŞI KARŞIYA GELECEK ; Kosova’nın- Niğbolu’nun, Çirmen’in- Sırp Sındığı’nın, Varna’nın ve hatta Mohaç’ın tüm şehit ve gazilerinin ruhları, bu kutlu sefere katılma fırsatı elde edecektir… 
 
 
İşte o gün, adaletle hükmettiği topraklardan sökülürken nice katliamlara maruz kalan Müslüman Türk milletinin asil evlatlarının ruhları şad olacak,  Mehmet isimli kutlu ordunun askerlerine, BERZAH ALEMİNDEN SELAM DURULACAKTIR ... 
 
Ancak bütün bunlar yaşanmadan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve bizlerin, adım adım yaklaşan bu mücadele için vakit kaybetmeden çok yönlü olarak hazırlanması, ARNAVUTLUK BAŞTA OLMAK ÜZERE BALKANLARDAKİ MÜTTEFİKLERİMİZİ BU MÜCADELE DOĞRULTUSUNDA ÖRGÜTLEYEREK SİLAHLANDIRMASI ve bu mücadeleyi, ruhunda batıya uşak olma zihniyetinden kırıntı taşımayan kıymetli insanlarla karşılayacak siyasi dirayeti ortaya koymayı başarması gereği bulunmaktadır.
 
Bizlere okyanus ötesinden İnebahtı’yı unutma sinyali verenlere, PREVEZE’yi unutmayın, AKDENİZ’İ HEPİNİZE MEZAR KILACAĞIZ diyerek sözlerime son verirken, tüm dostlarımı sevgi ve saygılarımla ve Allah’ın ismi ile selamlar, rahmet, bereket ve selametin, İslam aleminin üzerine olmasını Yüce Rabbim nezdinde gönülden dilerim…  
 


Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler