loader
Türkiye’nin Gelecek Perspektifi

Türkiye’nin Gelecek Perspektifi

Ayrıca atmosferimizde sera etkisi oluşturan gazların varlığının iklim değişikliği üzerinde ciddi etkiler oluştuğu da bilimsel çevrelerce iddia edilmektedir. Yine atmosferimizin ozon...

Türkiye’nin Gelecek Perspektifinde Olması Gereken Temel Üretim Ve Değişim Stratejisi Ve Dijital Dünya…
Av. Sedat Çetinkaya
 
Bilindiği üzere dünyamızdaki insan sayısı hızla arttığı gibi insanın yaşamını destekleyen tarımsal ve hayvansal üretim miktarı da hızla artmaktadır. İnsan nüfusunun artması, tarım alanları üzerindeki yerleşim yeri baskısını arttırdığı gibi tarım alanlarının ormanlar aleyhine genişlemesi sürecini de hızla büyütmektedir. 
 
İnsanlığın, petrol- kömür gibi karbon kaynaklı maddelerin kullanımına dayalı yaşam biçimi, kirlilik ve etkin bir atık yönetiminin bulunmaması insanlığın yaşamını tehdit eder hale gelmiş bulunmaktadır. Yaşamın devamını ve kalitesini olumsuz yönde etkileyen ürünlerin kullanımı nedeniyle atmosferimiz ve doğamız hızla kirlenmekte ve dünya üzerinde var olan tüm yaşam biçimleri, bu durumdan olumsuz yönde etkilenmektedir. 
 
Ayrıca atmosferimizde sera etkisi oluşturan gazların varlığının iklim değişikliği üzerinde ciddi etkiler oluştuğu da bilimsel çevrelerce iddia edilmektedir. Yine atmosferimizin ozon tabakasında yaşanan incelme ve açılmaların, tüm canlı yaşamı üzerinde olumsuz etkiler meydana getirdiği de iddia edilmekte ve bu hususta birçok bilimsel çalışma ortaya konulmaktadır.
 
İşte bu durum dikkate alındığında, insanlığın yeni bir sürece gireceğini en azından şimdiden ve netice itibariyle de mutlaka görmek gerekmektedir. Bu süreçte geçmiş yüzyılda edindiğimiz tüm alışkanlıkların ve bakış açılarının değişeceği bir döneme giriş yapılacağını söyleyebilmek mümkündür. Elbetteki her zaman olduğu gibi küreselciler de bu değişimi farklı hedeflemeleri gözeterek önermekte ve desteklemektedir. Ancak KAÇINAMAYACAĞIMIZ BU DEĞİŞİME, kendi amaçlarımız ve çıkarlarımız doğrultusunda bir yönelim göstermenin, bizim için hayati önemde fırsatları elde etmek demek olduğunu da anlamamız gerekmektedir…
 
Bu bağlamda belirtmek isterim ki geleceğin dünyasında petrol ve kömür kullanımından elde edilecek enerjiler bulunmamaktadır. Bu nedenle tüm yaşamımızı, bu gerçeklik doğrultusunda geliştirmemiz gerekmektedir. Gelecekte kullanılacak enerji biçimi, ELEKTRİK ENERJİSİ olarak şekillenmektedir. 
 
Öncelikle yenilebilir kaynaklardan elde edeceğimiz enerji yatırımlarına ciddi düzeyde önem vermemiz, enerji depolama kapasitesini (pil- akü vb.) ve birim yatırımdan elde edilen elektrik miktarını geliştirmeye yönelik teknolojilere yatırım yapmamızın büyük önem taşıdığını ifade etmek isterim. 
 
Unutmamalıyız ki pil teknolojisinde elde edeceğimiz bir teknolojik gelişme, bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm araçların, menzil sorunu oluşturmayacak pillerle çalışma imkanını ve bu imkanın sınırını belirleyecektir ki bu durum , bizim için çok büyük bir imkan ve kazanç anlamını taşımaktadır. Nükleer kapasiteli bir enerji hücresiyle ya da klasik yaklaşımla yüksek kapasiteli bir pille, onlarca yıl çalışacak araçları ve motorları imal edebilmek dahi mümkün hale gelebilir… 
 
Diğer taraftan gönül aksini istiyor olsa da tarım arazilerinin korunmasını sağlamak,  enerji tasarrufunu arttırmak ve şehirlerin işletme ve güvenlik maliyetlerini düşürmek  için YATAY DEĞİL , DİKİNE BİR YERLEŞİMİ seçme zorunluluğumuzun bulunduğunu da görmemiz gerekmektedir. Ayrıca büyük nüfusları içine alabilecek şekilde yapılacak binaların, kendi elektriğini üretecek birimlere sahip olacak ve her açıdan kendi kendine yetecek şekilde yapılması da benimsenecektir. 
 
Yine tüm yollar ve lüzumlu alanlar da kendi elektriğini üreten ve kullanan yapılarla donatılacak ve bu yapıyı kontrol eden bir sistem dahilinde de işletilecektir. Gerek bireysel olarak kullanılan araçlar bağlamında ve gerekse şehir içi kullanımlarında yürüme mesafeleri açısından önemli hale gelecek elektrikli araçların dışında klasik anlamda içten yanmalı motor taşıyan hiçbir araç kalmayacaktır. 
 
İşte elektrik temelli bu yaşam ve üretim biçimine EN HIZLI GEÇİŞ YAPAN ÜLKELER, geleceğin ekonomik güçleri olarak ön plana çıkan ülkeleri olacaktır. Şimdi birilerine hayal gibi gelecek olsa da fabrikaların büyük bölümü, tamamen robotik olarak çalışacak, insanlığın iştigali daha farklı alanlara kayacaktır… DİJİTAL DÜNYA VE BU DÜNYAYA HÜKMEDEN YAZIM TEKNOLOJİLERİ , her alanda insanlığın temel zemini haline gelecektir. Bugün elle tutup gözle gördüğümüz okul- devlet binası - alışveriş merkezi- para gibi pek çok şey, yerini DİJİTAL DÜNYANIN SANAL GERÇEKLİĞİNE bırakacaktır.
 
Bu noktada PARİS İKLİM ANLAŞMASI gibi küreselcilerin güdümünde şekillenen bir anlaşmayı kabul edişimizin temelinde de bu süreci kendi lehimize kullanma, üretim ve ihracat açısından ön plana çıkma stratejimizin bulunduğunu da anlamamız gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tıpkı SİHA teknolojisinde olduğu gibi bir kırılmayı yakalayarak yükselmek ve böylece kendini ; “YENİ DÜZENİN FARKLI AMAÇLAR PEŞİNDE KOŞAN LİDER ÜLKESİ”  haline getirmek, bunu yaparken de küreselcilerin planından faydalanmak istemektedir. 
 
BU NOKTADA BİZİM İÇİN RİSK, başımızda Sayın R.Tayyip Erdoğan gibi birinin değil, zillet takımından birinin olmasıdır. Bunu sağlayacak olan da biz yani seçmenler olduğumuza göre, nasıl yönetilmeyi hak ediyorsak öyle bir sonuçla karşılaşacağımız gerçeğini şimdiden kabullenmemiz gerekmektedir… 
 
Son zamanlarda görüldüğü üzere birileri yakın gelecekte DÜNYAMIZI ; enerji krizine sokmanın, tedarik zincirini bozarak gıda ve malzeme sıkıntısı içine düşürmenin, fiyatlar genel düzeyini dünya üzerinde doğal olmayan bir şekilde yükselterek devletleri, ve hükumetleri devirmenin, küresel çapta kaos ortamları oluşturmanın, insanlığı kendi küresel dünya hakimiyeti stratejilerini kabul etmeye mecbur hale getirmenin PLANINI YAPMAKTADIR. 
 
Daha net ifade edecek olursam paraya hükmeden birileri, paranın sağladığı güç ve yetkinlikle, bir dünya devleti kurmayı, herkesi bu süreci kabullenmeye mecbur bırakmayı ve insanlığı bu devletin öngördüğü şekilde yönetmeyi hedeflemektedir. Birleşmiş Milletler- Dünya Sağlık Örgütü- Dünya Bankası- Dünya Ticaret Örgütü- IMF- NASA- FED gibi yapıların bu küreselci teşkilatın elinde olduğunu anlamamak için de tam anlamıyla BEYİN FUKARASI olmak gerektiğini de önemle ifade etmek isterim. 
 
Elbetteki hiçbir şart altında bağımsızlığından ve egemenliğinden ödün vermeyecek olan müslüman- Türk milleti’nin, henüz dillendirilmese de hedeflendiği şüphe götürmeyecek kadar açık olan bu KÜRESEL KONTROL ÇARKINA ÇOMAK SOKACAĞI muhakkaktır. Bu arada hepimizin bu çarka somak sokma ve savaş açma mecburiyeti içinde olduğunu da unutmamalı, işi başkalarına bırakmamalı, ÇIKARLARIMIZ BİRAZ ZEDELENİNCE YOLUMUZU ŞAŞIRMAMALI ve iş başa düştüğünde kaçmamalıyız. 
 
Bu sürece hazırlıklı olmak için de enerji ve gıda güvenliği temelinde yükselecek dönüşümümüzü hızlandırmalı ve kardeşlerimize ve İslam dünyasına model olmayı başarabilmeyiz… Aksi takdirde paramızı, meclisimizi, başkanlığımızı , kanun yapma yetkimizi, gıdamızı, sağlımızı, eğitimimizi, güvenliğimizi, yaşam biçimimizi ve hülasa herşeyimizi kontrol etmek için sinsice plan yapanların ağına düşme ihtimali, tüm gerçekliğiyle önümüzde durmaktadır. 
 
Covid 19 plandemisinin başlama süreci ve bu süreçteki aşılama örneği bu hususta herkes için bir ACI DERS OLMALIDIR… Ve yine örneğin, yakında büyükbaş hayvanları itlaf etmemizi gerektirecek bir hastalık icat ederler ya da su kaynaklarından bulaşan bir virüs peydahlayıp yaşamın ve düzenin çığırından çıkmasına neden olurlarsa hiç kimse şaşırmamalıdır…
 
Ülkemizin, bu süreçte kendi stratejisini kabul ettirebilmesi için hammaddeye sahip olma aşamasından başlayarak üretimin her aşamasını, depolama, satış ve pazarlama gibi alanların hepsini desteklemesi ve kontrol altında tutması gereği bulunmaktadır. Biz bu hedefi başardığımızda, KENDİ GERÇEK DÜNYAMIZI kurmuş olacağımız gibi karşımızda kurulmaya çalışılan sanal dünyayı bozacak bir resmi de ortaya koymuş oluruz. Böylece insanlığa bir   ALTERNATİFİN olduğunu göstererek, küreselcilerin hegemonik dünya planlarını da çöp haline getirme bahtiyarlığına da ulaşırız.
 
Bu bağlamda belirtmek isterim ki ihracatı hızla artan ülkemizin kendi gemicilik, konteyner üretimi, liman işletmeciği, antrepoculuk, nakliye altyapısı gibi alanların gelişimine büyük önem vermesi gerektiği gibi tarımsal alanlarının verimli şekilde değerlendirilmesine, tarımsal üretimin nihai tüketiciye varıncaya kadar fiyatların şekillenme sürecine, hayvansal üretimin desteklenmesine ve çok yönlü olarak kontrolüne büyük önem vermesi de gerekmektedir. Geleceğin dünyasında ; BOZULMAMIŞ, GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMEMİŞ GIDA VE TEMİZ SU , büyük ve hayati önem taşıyacağından, bunlara sahip olanların dünya üzerinde büyük bir güce sahip olacağı da hiçbir şekilde gözardı edilmemelidir.
 
Önümüzdeki süreçte yaşam, teknolojinin doğru kullanımı ile insanlığın geleceği kavramının etkileşiminde, insanlık ile insanlığı kendi kontrollerine almak isteyen küresel güçler arasında geçecek bir mücadele üzerinden şekillenecek ve bu mücadele, büyük bir hızla yükselmekte olan Müslüman- Türk milletinin ortaya koyacağı güç ve etki ile İNSANLIK LEHİNE sonuçlanacaktır…
 
Önemli olan, herkese ve her şeye rağmen, bu süreci hakkıyla yürütecek kişilere ne kadar destek olabildiğimizdir… 
 


Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler