loader

Tayyip Erdoğan ve Viladimir Putin Görüşmesi...

Av. Sedat ÇETİNKAYA
Yazar:Av. Sedat ÇETİNKAYA
Bu yazı

Recep Tayyip Erdoğan İle Viladimir Putin Arasında Yapılacak Görüşme’nin, Hiçbir Zaman Açıklanmayacak Nedeni Ve Muhtemel Sonuçları…
 
Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İkinci Dünya Savaşı’nın galiplerinden olan Rusya’nın, Türkiye üzerinde oluşturduğu askeri baskı ve talepler karşısında çıkış yolunu NATO ittifakına katılmakta görmüş ve bu süreç, Türkiye’ye karşı adı konulmamış bir düşmanlık politikası yürütmeye başlayan Amerika Birleşik Devletleri’nin ortaya koymuş olduğu siyasi stratejiye karşı Sayın Erdoğan’ın haklı ve doğru bir politika dahilinde dümen kırması ve ABD’nin karşısında bir noktada konumlanmayı tercih etmesiyle sonuçlanmıştı… 
 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin NATO içindeki varlığı halen devam ediyor olsa da bu durumun her iki taraf açısından da göstermelik bir durumdan ibaret olduğunu ve bozucu irade beyanı için uygun koşulların oluşmasının beklendiğini söyleyebilmek mümkündür.
 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, batı dünyasının kendisine karşı oluşturmaya çalıştığı adı konulmamış düşmanlığa her alanda etkili karşılıklar vermesi ve oluşturmuş olduğu güç dengeleri ve açılımlarla kendisine yeni bir ufuk çizmeyi başarmasıyla, KÜRESEL ETKİYE SAHİP BÖLGESEL BİR GÜÇ haline gelmiş bulunmaktadır.
 
Türkiye’nin, yaşamakta olduğu yükselme ve dönüşüm sürecinin ortaya çıkardığı kısmi eksiklerine rağmen, küresel etkiye sahip bölgesel bir güç haline gelmesi, dünya üzerinde oluşum halinde bulunan yeni küresel düzeni de bu düzenin aktörlerinin planlarını da karşı konulamaz bir etkiyle bozmakta ve değişime uğratmaktadır.
 
İşte, Sayın Erdoğan ile V.Putin arasında baş başa gerçekleşmesi planlanan bu görüşme de yeni dünyanın taşlarının nasıl dizileceği hususunda Rusya’nın ciddi  bir arayış içinde olmasından, Türkiye’nin de bağlayıcı bir yönelim ortaya koymaksızın yükselme sürecinde zaman kazanma arzusundan kaynaklanmaktadır... 
 
Büyük Devlet stratejisini ve politikasını iyi bilen ve başına gelecekleri önceden sezen Rusya’nın Türkiye’ye teklifi ; “pamuk ipliğine bağlı olarak yürüttüğünüz NATO ittifakını ve batı tarafgirliğini bırakınız ve daha fazla zaman kaybetmeden gelin birlikte hareket edelim, güç birliği yapalım, birlikte hareket etme sürecinden doğan denklemde nasıl bir paylaşım yapacağımızı da belirleyelim, böylece tarihte olduğu gibi düşmanlığımız değil, dostluğumuz büyüsün” şeklindeki bir siyasi- stratejik zemine dayanacaktır.
 
İlk bakışta makul addedilebilecek bu teklif çerçevesinde anlaşma zeminini zorlayacak ve her biri ayrı ayrı tartışılması gereken şartlar bulunduğu gibi Rusya’nın samimiyetinin ve siyasi perspektifindeki devamlılığının özellikle değerlendirilmesi gerektiğini de belirtmek isterim… 
 
Sayın Erdoğan dönemi siyasetinin çizdiği ufukta, büyük bir küresel güç olma yolunda ilerleyen Türkiye , hiçbir küresel gücün müttefiki olmadığı gibi yürüttüğü ilişkiler ve varlığının oluşturduğu önem nedeniyle karşısına geçilemeyen ve vazgeçilemeyen bir ülke konumuna da ulaşmış bulunmaktadır. Şuan bizim karşımıza geçmeye çalışanların, Türkiye için hiçbir önem arzetmeyen ve ayağımıza dolaşmasına izin vermememiz gereken piyonlar olduğunu da görmemiz gerekmektedir.
 
Rusya, uzun bir süre Türkiye üzerinde baskı oluşturacak bazı açılımların sonuçlarını almak için beklemiş ancak Türkiye’nin gerçekleştirdiği ekonomik- siyasi ve askeri atılımın, Rusya’nın politik öngörülerini anlamsız kılacak düzeyde etkili olması hatta bilakis Türkiye’nin Rusya’yı baskı altına almayı başarması karşısında Türkiye’ye bir teklif getirmeyi düşünür hale gelmiştir. Ancak bu olası teklifin içeriğini ve sonucunu belirleyecek olan bir dizi mesele bulunmaktadır. Bu bağlamda bir belirleme yaptığımızda ; 
 
** Türkiye’nin, Kırım üzerindeki Rus işgalini tanıyıp tanımayacağı,
** Türkiye Ukrayna ilişkilerinin tanımlanma şekli ve içeriği,
** Türkiye’nin, Rusya Federasyonu’na bağlı olan ancak Türk ve Türk akraba topluğu konumundaki halklar, bölgeler ve özerk devletler üzerinde uygulayacağı politika,
** Azerbaycan//Ermenistan ile ilişkileri hususunda Rusya’nın ortaya koyması gereken politika,
** Türkiye’nin, Türkistan coğrafyasıyla kurmakta olduğu, Türk Devletler Birliği’ne yönelik olarak Rusya’nın göstereceği direnç , 
** Türkiye’nin Kafkasya politikası,
** Türkiye//Azerbaycan- İran ilişkilerinde Rusya’nın ortaya koyacağı tavır ve Güney Azerbaycan sorununa ilişkin olarak Rusya’nın izleyeceği politika,
** Türkiye’nin, Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleri nezdinde izleyeceği politika ile bu ülkelere yönelik Rusya’nın ortaya koyacağı politikanın denkleştirilmesi sorunu,
** Rusya’nın, Suriye’de Türkiye’ye karşı ortaya koyacağı siyasi strateji,
** Rusya’nın, Pkk//Pyd//Ypg//Sdg politikası,
** Türkiye’nin Afganistan politikası,
** Türkiye’nin Afrika’da Rusya’ya yönelik olarak uygulayacağı politika ve karşılaşan çıkarların denkleştirilmesi sorunu,
** Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasında Rusya’nın yeri ,
** Türkiye ve Rusya’nın, Çin – Avrupa – İngiltere ve ABD’ye karşı uygulayacağı politikalar konusunda bir UZLAŞMAYA VARILMASI gereği bulunulmaktadır.
 
Kişisel tahminim, Türkiye’nin bulunduğu durumu dikkate alarak, bu noktada da yine dengeli bir siyaseti tercih edeceği ve bir süre daha bu dengeli siyaseti devam ettireceği noktasında şekillenmektedir. 
 
Ancak bu toplantıdan Rusya’yı geleceğe ilişkin olarak tedirgin edecek şekilde kalkmak da Rusya’nın bazı politikaları Türkiye aleyhine sahaya sürmesine neden olacaktır ki bu hususta dengenin tutturulması ve saha uygunluğu da gözetilerek, ivmenin Rusya ile ilişkiler lehine tanımlanır gösterilmesi de uygun olacaktır. Zaten zaman Türkiye’den yana akmaktadır. Türkiye’nin büyük kırılmalar ve yıkımlar yaşamadan, gelişme ve güçlenme cihetinde geçireceği her an , Türkiye’yi çok daha büyük bir ufkun önüne taşıyacaktır.
 
Bir süre sonra Türkiye’nin tehdit edilmesi imkansız bir askeri ve nükleer güç, istediği her projenin arkasında durabilen bir ekonomik güç, dostlarıyla siyasi , askeri ve ekonomik ittifaklar geliştirebilen bir ekonomik güç olmasıyla birlikte, bugün bizim de ihtiyaç duyduğumuz denge politikalarını izleme zaruretimiz de ortadan kalkacaktır.
 
Kısaca belirtmek gerekirse düşmanlarımızın çokça olduğu bir ortamda gereksiz yere ayıyı üstümüze çekmektense, bir süre ona “dayı kardeş” diye seslenmeyi, onun varlığıyla düşmanlarımıza gözdağı vermeyi de tercih etmeliyiz. En büyük düşmanımız konumundaki küreselci paganların tek isteği , dünya hakimiyetini sağlama noktasında Türkiye engelini aşmaktır. 
 
Bunu gerçekleştirmek için de Türkiye- Rusya savaşı çıkarmak bunu başaramamaları durumunda ise Türkiye- İran savaşı çıkarmak öncelikli hedefleri arasında bulunmaktadır.
 
Her ikisini birden gerçekleştirmek için İDLİB ve ERMENİSTAN gibi iki kanayan nokta, Türkiye’yi oyalamak için ise Pkk’nın bitişini müteakip sahaya sürülen, aklını peynir ekmekle yemiş, 300 spartalı filminin etkisinde kendilerini kahraman savaşçılar olarak gören, Turanlılarla karşılaştığında yüzecek deniz arayan zavallı PALİKARYA ile hayal peşinde koşan paralı çapulcular bulunmaktadır…  
 
Bizim gerçek hedefimiz, siyasi stratejinin gelişim yönü dikkate alındığında önce Türk Birliği’ne sonra bu birlik etrafında şekillenecek Türk- İslam Birliği’ne sonrasında da şeytana biat etmeyen ve GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMEMİŞ bireylerden oluşan “İNSANLIĞA” liderlik etmek, hem atalarımızın hem de Din-i Mübin-i İslam’ın kutlu sancağını cihana hakim kılmaktır…
 
Birileri istemese de herkes karşımızda olsa da içimizdeki işbirlikçi hainler efendilerinin kulaklarına fısıldadığı sözleri söyleyerek yılan gibi kıvransa da bu sonuç gerçekleşecektir…
 
Gün, zevale doğru hızla yaklaşmaktadır…
 





Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.