loader

Türk Vatanında Mutlak Hakimiyet, Cihanda...

Av. Sedat ÇETİNKAYA
Yazar:Av. Sedat ÇETİNKAYA
Bu yazı

Türkiye’nin Büyüklüğünü Ve Gücünü Kabul Etmek, Tüm Küresel Güçler İçin En Makul Ve Akılcı Alternatiftir.
 
Parolamız ; Türk Vatanında Mutlak Hakimiyet, Cihanda Mücadele Ve Galibiyettir.…
 
Libya’da, Türkiye destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerinin Sirte ve Cufra ekseninde yapacağı harekat için taktiksel zamanlamanın gözetildiği ve geri sayımın başladığı bir süreç yaşanırken, Türkiye halen daha konsantresini dağıtacak etkilere maruz bırakılmak istenmektedir.
 
Bu bağlamda Türkiye’ye karşı kullanılabilmesi mümkün olan ve stratejik öneme sahip her taş bir kere yoklanmış ve kullanıma elverişliliği test edilmiş bulunulmaktadır.
 
Bunlardan BAZILARI ;
• Mısır’ın, Libya sınırına tank ve zırhlı araç nakliyesi yaptığı ve bu durumun Türkiye ile Mısır arasında bir savaş durumuna neden olabileceği fikri üzerinden oluşturulmaya çalışılan gerilim,
 
• Rusya’nın, Libya’ya savaş uçağı sevkettiği ve bu savaş uçaklarının Sirte ve Cufra harekatını engellemek için kullanılacağı ve bu çerçevede oluşacak karşıtlığın Türkiye- Rusya arasında bir savaşa neden olabileceği veya Rusya’nın bu hususa yönelik olarak Suriye topraklarında ve özellikle İdlib cephesinde karşılık verebileceği iddiasından mütevellit olarak şekillenen siyasi tehdit,
 
• Kıbrıs’ın, kaliteli vatan haini, İngiliz hizmetlisi malum yöneticisinin ortaya attığı ; Kıbrıs’a Türk askeri yerine İngiliz ve Yunan askerlerinin de dahil olduğu ortak bir görev gücünün konuşlanması teklifi ile gündem değişikliği noktasında oluşturulmak istenen etki,
 
• PKK’nın 15 Haziran 2020 sonrasında harekete geçeceği yönünde yapmış olduğu açıklamalar ve bu bağlamda HDP cephesinin ortaya koymuş olduğu eylem sancısı içeren provokasyonlar,
 
• Türkiye’de önemli can kaybına neden olacak bir bomba patlatarak milletimizi, galeyana getirmeye ve iç karışıklık çıkarmaya matuf girişimler,
 
• Yunanistan ve Fransa tarafından sinir bozucu açıklamalar ve tahrikler üzerinden ilerleyen ve Türkiye’yi hedefinden saptırmaya yönelik kışkırtmalar,
 
• İran’ın, İdlib’e belirgin bir yaklaşımla milis gücü yığmaya yönlendirilmesiyle Türkiye üzerinde oluşturulmaya çalışılan algı,
 
• Almanya ile İsrail arasında Türkiye’yi zorlama ve sınırlama amacıyla sınırlı olarak şekillendirilmek istenen ; Türkiye turizmini baltalayarak güç kaybettirmeye ve Türkiye’nin hassas noktalarını kaşımaya yönelik politik angajman,
 
• Türkiye’nin güç ve destek kaybına uğraması için, Arap milliyetçiliğini ve selefi akımları ön plana çıkarmaya yönelik bölgesel girişimler ve algı yönetimi uygulamaları olarak İFADE EDİLEBİLİR…
 
Türk Vatanında Mutlak Hakimiyet, Cihanda... Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise yapılmak istenen yönlendirmelerin tamamını üstün bir yetkinlikle karşılamış ve bunları ; yapılan blöfleri görmezden gelmek, sözle değil icraatla tehdit etmek, istihbarat faaliyetleri ile tehlikeleri bertaraf etmek, Akdeniz’de gerçekleştirdiği deniz ve hava tatbikatları ve yayınlamış olduğu navtexler ile güç gösterisinde bulunmak, Libya’da harekat icrasına dair tüm hazırlıkları ilan ederek ortaya koymak, İdlib’e bir çatışma gerçekleşecekmiş gibi harekat hazırlığı yapmak, Pkk’yı tek seferde büyük bir etkiyle vurmak suretiyle mağaradan çıkamayacak hale getirerek genetik değişliğe zorlamak, Türkiye’yi olumlu bir şekilde ön plana çıkarmak, gündem değişikliğine müsaade etmemek, içimizdeki etki ajanlarını pasifize etmek gibi yöntemlerle karşılık vermiş bulunmaktadır.
 
Şimdi sıra öncelikle Libya’da, Sirte ve Cufra hattına yönelik olarak yapılacak operasyona gelmiştir ancak Türkiye’nin İdlib’de Suriye Ordusu’nu insansız hava araçları ile 2 gün içinde büyük bir bozguna uğrattığını bilen Rusya’nın, Türkiye’nin Libya’da sınırlı sayıda bulundurduğu SİHA gücünü, hava kuvvetlerinin kısa ve uzun menzilli hava- hava füzelerini kullanarak bertaraf etmek isteyeceğine şimdiden dikkat çekmek isterim. Bu nedenle ilk saldırının, askeri üstlerde bulunan savaş uçaklarının kalkmasını engellemeye yönelik olarak, tepki imkanını ortadan kaldırmak ve tespiti zorlaştırmak amacıyla kısa mesafeden SOM Seyir füzeleri ve Fırtına Obüsleri kullanılarak yapılması gerektiğini belirtmek isterim. 
 
Aslında doğru taktik ; Sirte’de mevziye girilerek, Cufra’ya saldırı yapılması biçiminde olmalı ve hatta Sirte körfezinin merkezine yapılacak bir çıkarma ile de bölgeye korku salmak suretiyle operasyon desteklenmelidir. Gerektiğinde hava- hava savaşından da kaçınılmamalıdır. Çünkü karşımızda Rusya değil, Rusya’nın varlığını bile kabul etmediği ve Hafter’e bağlı güçlere ait olan ve teröristlerce kullanılan uçaklar bulunmaktadır ki bu uçakların mevcudiyeti, sayısı ve halen mevcut olup olmadıkları da kanıtlanmış değildir.
 
Bu arada Türkiye’nin Sirte ve Cufra hattına yönelik bir operasyonu başlattığında, hemen olmasa da bu operasyona Suriye bağlamında bir cevap verilmesi olasılığının yüksek olduğunu da belirtmek isterim. Aslında bu durum ise Rusya’nın nasıl bir ruh hali ile hareket edeceği hususuna bağlıdır.
 
Rusya tarihi bir fırsatı görüp, Türkiye ile birlikte hareket etme siyasetini benimsemediği sürece, Akdeniz- Afrika –Ortadoğu Avrupa ve Ortaasya’da istediğini hiçbir zaman elde edemeyecek, İsrail’in ve Rothschild ailesinin hizmetkarı olmaktan öteye geçemeyecek ve bir süre sonra Türkiye tarafından çevrelenerek, etkisiz bir ülke konumuna doğru itilecektir.Gerçekçi bakacak olursak, Rusya’nın bizim için düşündüğü ; kısa dönemde çıkar ilişkisi- uzun dönemde hakimiyet ilişkisi olarak tanımlanabilecek politikanın bir benzerini biz de Rusya için düşünmeliyiz.
 
Rusya, Türkiye ile ilgili olarak Devleti Aliyye’nin zor dönemlerindeki Rus etkinliğinden kaynaklanan bir güvenle kontrollü risk politikasını benimseyerek, Türkiye’yi kısa dönemde çeşitli tavizler ve ekonomik ilişkilerle yemlemek suretiyle , uzun dönemde etkisiz kılma taktiği ile hareket etmektedir. Oysa Rusya’nın hayalinde canlandırdığı, geçmiş yüzyılda kalan ve temelsiz hakimiyet politikasının, küresel bir güç olma yolunda hızla ilerleyen, büyük bir nüfusa, çevreye, etkiye, ekonomik ve askeri güce ve küresel ilişkilere sahip Türkiye karşısında etkili olabilmesi mümkün değildir.
 
Artık Türkiye, attığı tokatların sesi henüz heryerden duyulmasa da ilgilileriz nezdinde büyük etkiler uyandıran, strateji üreten, küresel siyaset arenasında oyun bozup, oyun kuran bir ülkedir.
 
Bu temelden hareketle bir değerlendirme yaptığımızda, Esed rejiminin ekonomik olarak çok zor durumda olduğu ve İsrail’in Golan tepelerini risk alanı dışına çıkarmak için Suriye’deki Dürzileri dahi aktif hale getirdiği de gören gözler nezdinde aşikardır.Ayrıca Esed rejiminin, Rusya’nın korumasındaki Rami Mahluf’un parasını gasbetmesi, Suriye rejimini ayakta tutan İran – Rusya- BAE ve Suudi Arabistan’ın Suriye’yi daha fazla finanse etme imkanlarının kalmaması birkaç şekilde sonuçlanabilir.
 
Bunlardan birinin de İdlib’de son bir zorlama ile Türkiye’nin doğrudan doğruya Suriye rejimini yıkmayı hedefleyeceği bir çatışmanın içine çekilerek ve böylece cephenin büyümesi için gerekli provokasyonun yapılmasına imkan verecek bir stratejinin üretilmesi olacağını da önemle belirtmek isterim.
 
Zira İsrail’in çıkarlarının korunabilmesi, ABD- Rus gizli ittifakının sonuç alabilmesi ve küresel güçlerin de çıkarına olacak şekilde Türkiye’nin sınırlandırılabilmesi ve hatta durdurulabilmesi için karşımızdaki güçlerin elinde fazla bir alternatif kalmamış bulunmaktadır :
 
Türkiye’nin büyüklüğünü ve gücünü kabul etmek dışında…





Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.